Umutsuzluk ve İşsizlik Gençlik, hayatın en enerjik, üretken ve umut dolu dönemidir. Ancak günümüzde birçok genç, mezuniyet sonrası hayalini kurduğu iş yaşamına atılamamakta ve uzun süreli işsizlikle mücadele etmek zorunda kalmaktadır. İşsizliğin süreklilik kazanması, gençlerde yalnızca maddi değil, aynı zamanda psikolojik ve toplumsal etkiler de yaratmaktadır. Umutsuzluk, motivasyon kaybı ve hayata karşı inançsızlık, giderek yaygınlaşan bir ruh haline dönüşmektedir. Bu makalede gençlerde işsizlik kaynaklı umutsuzluğun nedenleri, sonuçları ve çözüm yolları ele alınacaktır.
TÜİK verilerine göre 15-24 yaş arası gençlerde işsizlik oranı genel nüfusa kıyasla oldukça yüksektir. Genç işsizlik oranı bazı yıllarda %20’nin üzerine çıkmıştır. Özellikle üniversite mezunları arasında artan işsizlik, eğitimli işsizliğin ciddi boyutlara ulaştığını göstermektedir.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verileri, dünya genelinde de genç işsizliğinin önemli bir sorun olduğunu ortaya koymaktadır. Ekonomik dalgalanmalar, teknolojiye dayalı dönüşüm ve pandemi gibi krizler gençlerin istihdam piyasasındaki yerini zayıflatmaktadır.
İş bulamayan gençler zamanla kendilerini değersiz, yetersiz ve başarısız hissetmeye başlar. Bu duygular umutsuzluğa neden olur ve bireyin hayatla kurduğu bağ zayıflar.
Sürekli reddedilmek, başvuru süreçlerinde olumlu sonuç alamamak gibi deneyimler gençlerin motivasyonunu ciddi şekilde düşürür. Sosyal hayattan kopma, yalnızlık ve içe kapanma gibi belirtiler sıkça görülür.
İşsizlik uzun sürdüğünde psikolojik rahatsızlıklar tetiklenebilir. Depresyon, anksiyete bozuklukları, uyku sorunları ve hatta intihara meyil gibi ciddi sonuçlar ortaya çıkabilir.
İşsiz kalan gençler sadece bireysel anlamda değil, toplumsal aidiyet açısından da kendilerini dışlanmış hissederler. Geleceğe dair umutlarını kaybeden gençler, ülkesine karşı güven duygusunu da yitirir.
Umutsuzluğa kapılan gençler, yurtdışında yaşamayı ve çalışmayı daha cazip hale getirmeye başlar. Bu da eğitimli genç nüfusun başka ülkelere yönelmesine ve beyin göçünün hızlanmasına neden olur.
Gençler arasında yaygınlaşan işsizlik ve umutsuzluk, zamanla toplumsal huzursuzluklara, güvensizliğe ve toplumsal kutuplaşmalara yol açabilir.
Hükümetlerin, genç istihdamını destekleyecek vergi teşvikleri, hibeler, genç girişimcilik programları gibi uygulamaları yaygınlaştırması önemlidir.
Gençlerin yalnız olmadıklarını hissettirecek kariyer rehberlik hizmetleri ve psikolojik destek mekanizmaları kurulmalıdır. Üniversitelerin mezunlara yönelik hizmetleri bu alanda güçlendirilmelidir.
Eğitim sistemleri piyasa ihtiyaçlarına göre revize edilmeli, gençler mezun olduktan sonra doğrudan üretime katkı sağlayabilecek niteliklere sahip olmalıdır. Uygulamalı eğitim ve sektör iş birlikleri bu anlamda büyük önem taşır.
Gençlerin umutsuzlukla mücadele ettiği bir toplum, geleceğini riske atıyor demektir. Genç işsizliğini yalnızca ekonomik bir sorun olarak görmek yetersizdir; bu aynı zamanda sosyolojik ve psikolojik bir krizdir. Umutsuzluk, bireyin hayata olan tutkusunu söndürürken toplumun dinamizmini de felce uğratabilir. Bu yüzden gençlerin yalnız bırakılmadığı, umutlarını yeniden yeşertebilecekleri bir sistem kurulmalı, istihdam odaklı, adil ve kapsayıcı politikalarla desteklenmeleri sağlanmalıdır.
UNCATEGORİZED
06 Temmuz 2025UNCATEGORİZED
06 Temmuz 2025UNCATEGORİZED
06 Temmuz 2025UNCATEGORİZED
06 Temmuz 2025UNCATEGORİZED
06 Temmuz 2025UNCATEGORİZED
06 Temmuz 2025UNCATEGORİZED
06 Temmuz 2025